Fiili ayrılık kavramı eşlerin evlilik birliği içinde kendilerinden beklenen birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmeyerek kanunun aradığı belli süre boyunca ayrı yaşamayı ifade eder yani ortak yaşamın kurulamaması anlamındadır. Hukuk düzeni tarafından fiili ayrılık kabul edilen ayrılıklar TMK m. 166/4 kapsamındaki ayrılıklardır. Yani öncesinde açılmış bir boşanma davasının reddedilmesinin üzerine tarafların evlilik birliği içinde kendilerinden beklenen birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmeyerek belirli süre ayrı yaşamaları halidir. Yoksa eşlerin fiili olarak ayrı yaşamaları doğrudan fiili ayrılık olarak değerlendirilmez.
Fiili ayrılık nedeniyle boşanma bu sınıflandırmalardan genel boşanma nedenleri arasında yer alan mutlak bir boşanma nedenidir. Bu boşanma sebebi TMK’nın 166. maddesinin 4. fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
Fiili Ayrılığa Karar Verilebilmesi İçin Gerekli Şartlar;
- 1.Reddedilmiş Bir Boşanma Davasının Bulunması
- 2.Reddedilen Boşanma Davasının Kesinleşmiş Olması
- 3.Red Kararının Kesinleşmesinin Üzerinden Üç Yılın Geçmiş Olması
- 4.Ortak Yaşamın Kurulamamış Olması
- 5.Eşlerden Birinin Boşanma Davası Açmış Olması gerekir.
TMK m. 166/4 hükmüne göre fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasında ortak hayatın kurulamadığının ispatı davacı tarafa aittir